TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Anayasa yapım sürecinin yegane merci, yegane yeri, ortamı Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çatısıdır. Ümit ederiz ki orada yeterli çoğunluk bulunarak, referanduma bile gitme ihtiyacı olmaksızın bir Anayasa yapabilelim.” dedi.
Kurtulmuş, Kızılcahamam’da bir otelde düzenlenen “Memur-Sen 8. Türkiye Buluşması” programında yaptığı konuşmada, Türkiye ve dünyanın çok önemli bir dönemden geçtiğine dikkati çekerek, Türkiye’nin özellikle bu dönemde önüne büyük hedefler koyarak yoluna devam etmesinin şart olduğunu söyledi.
Özellikle bürokrasinin milli hedeflere uygun bir şekilde hareket etmesinin en temel beklentilerden biri olduğuna vurgu yapan Kurtulmuş, “Kamu görevlileri olarak devlet memurlarının ülkenin hedeflerinin gerçekleşmesi konusunda çok değerli ve hayati katkıları olduğunu söylemeye bile gerek yoktur.” diye konuştu.
Bürokraside aranması gereken temel hususlara dikkati çeken Kurtulmuş, “Öncelikle her bir kamu görevlisi arkadaşımızın kendi kişisel kariyeri kadar ve hatta ondan çok daha fazla önemsemesi gereken şey ülkenin milli hedeflerinin gerçekleştirilmesidir. Bunun için hiç şüphesiz kamu görevlilerimizin liyakat ve ehliyet prensipleri içerisinde hareket etmesi şarttır. Liyakatli ve ehliyetli kadroların kendi mesleki birikimlerinin yanı sıra dünyaya bakışlarını güncellemesi, Türkiye’yle ilgili hedef ve niyetlerini güncellemesi de aslında kendi kariyerlerini inşa etmenin bir parçası olarak görülmelidir.” şeklinde konuştu.
“Kamu görevlisinin sadakati bizatihi milletin kendisine olmalıdır”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, kamu bürokrasinde yer alan memurların olmazsa olmaz en temel özelliklerinden birinin millete sadakat olduğuna vurgu yaparak, şunları kaydetti:
“Ehliyet ve liyakat önemlidir, gereklidir ama ehliyet ve liyakatin milletin hayrına olmasının temin edilmesi için mutlaka millete sadakatin gerçekleşmesi gerekir. Yani kamu görevlisinin sadakati filanca gruba değil, filanca güç merkezine değil, bizatihi milletin kendisine olmalıdır. Eğer sadakat başka merkezlerde olursa, ne kadar nitelikli olurlarsa olsunlar o kamu görevlilerinin milletin başına nasıl bela olduğunu biz FETÖ uygulamasıyla, FETÖ’nün devletin içine sızmasıyla gördük. Onların bir kısmı da liyakatli insanlardı. Onların da güzel güzel diplomaları, onların da iyi kariyerleri vardı. Ama sadakatleri millete değil, sadakatlerini sözde bir örgüt liderine, kendisini bir şekilde o örgütün öncüsü zanneden o şarlatana gösteriyorlardı.”
Kamu bürokrasisinin hedefine ulaşabilmesi için en önemli olgunun millete sadakat prensibi olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, “Vatanseverlik söz konusu olduğu zaman herkes üst perdeden bir vatanseverlik dersi ortaya koyabilir. Ama gerçekten vatansever olmanın ölçücülerinden birisi de millete sadakatin ortaya konulmasıdır. Bunun için elimizdeki bütün imkanlarla ehliyet, liyakat ve sadakat prensipleri içerisinde gayret ve çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” diye konuştu.
Kamu bürokrasisinden beklenen önemli özelliklerden birinin de “millete hizmetkar olma anlayışı” olduğuna değinen Kurtulmuş, “Biz millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik. Hiçbir bürokrat hangi makamda olursa olsun hizmet ettiği milletin üstünde asla değildir, milletin hizmetkarıdır.” ifadesini kullandı.
“Memur-Sen’in geldiği seviyeyi takdir ediyoruz”
Kurtulmuş, Memur-Sen’in geldiği seviyeyi takdir ettiğini, sendikanın verdiği mücadelede Uluslararası Emek Örgütü kurulmasıyla yeni bir dönemin kapısının açıldığını dile getirdi.
Türkiye Yüzyılı olarak önlerine koydukları hedeflerin gerçekleştirilmesi için belli alanlarda güçlü ve büyük Türkiye hedeflerine odaklanarak çalışmak zorunda olduklarını vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Her şeyden evvel Türkiye’nin güçlü bir Türkiye olabilmesi için kendi içerisinde demokrasisini fevkalade güçlü bir hale getirmesi gerekir. Demokratik kurum ve kuruluşların mükemmel manada işlediği, kamudaki görev yapan bütün devlet kurumlarının bir ahenk içerisinde hareket ettiği, herkesin yetki ve sorumluluklarını Anayasa’dan aldığı güçle yerine getirdiği bir Türkiye’nin oluşması gerekir. Herkesin fikrini en açık bir şekilde söylediği ama fikrinin sınırlarının başkasının özgürlük alanlarını gasbettiği noktada bittiğinin de gayet iyi kavrandığı çok güçlü bir sivil toplum kesiminin olması gerekir.”
Kurtulmuş, Türkiye’nin toplumsal gelişiminin önündeki en büyük ödevlerden birinin yeni bir Anayasa yapma mecburiyeti olduğunu belirterek, “Artık Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci asrında yeni, çağdaş, katılımcı, demokratik, kapsayıcı, milli bir Anayasa’ya bir ihtiyaç olduğu ayan beyan ortadadır. Bu sadece siyasi bir talep değil, toplumsal bir ihtiyaçtır. Bu sadece şu ya da bu siyasi grubun söylediği, dile getirdiği bir hedef değil, 85 milyonun ortak hedefi olarak görülmesi gereken bir alandır.” değerlendirmesini yaptı.
“Niye böyle bir demokratik anayasa çalışmasına ihtiyaç var?” söylemlerine atıfta bulunan Kurtulmuş, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Çok açık söylüyorum, mevcut Anayasamız defalarca değiştirilmiş olmasına rağmen üzerinde hala 1960 darbesinin izleri olan 1961 Anayasasının kurgusu mevcuttur. Hala bu Anayasanın ruhu 1981 darbesinin ortaya koyduğu 1982 Anayasasının ruhunu taşımaktadır. Bunun için bunu siyasi bir tartışma meselesi yapmadan, siyasi partiler arasında bir ayrışma meselesi haline getirmeden, yeni, demokratik, katılımcı bir Anayasa’nın yapılabilmesi önümüzdeki dönemdeki en önemli ödevlerimizden birisidir.
Tabii ki işin doğru zeminde ve doğru yöntemlerle yönetilmesi ve yürütülmesini sağlayacak olan siyasettir. Bu anlamda Anayasa yapım sürecinin yegane mercii, yegane yeri, ortamı Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çatısıdır. Ümit ederiz ki orada yeterli çoğunluk bulunarak, referanduma bile gitme ihtiyacı olmaksızın bir Anayasa yapabilelim. Ama bu mümkün olmazsa en azından referanduma götürülebilecek bir çoğunluğu elde edilebilmesi için bendeniz Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak sonuna kadar gayret ve mücadele edeceğim.”
Kurtulmuş, ekonomik gelişmelerimizin itici gücünün milli savunma sanayisi başta olmak üzere yüksek teknoloji üretimi olduğuna dikkati çekerek, “En son Türkiye’nin milli muharip uçağı KAAN’ın uçurulmasıyla Türkiye’nin bu alanda yeni merhale açtığını ve dünya milletleriyle yarışında çok önemli bir mesafe aldığını iftiharla takip ettik ve bundan da büyük bir memnuniyet duyduk.” dedi.
“Dünya barışının kapısı Orta Doğu barışıdır”
Gazze’de bir soykırım ve büyük bir insanlık suçu işlendiğini belirten Kurtulmuş, şunları anlattı:
“Dünya barışının kapısı Orta Doğu barışıdır. Orta Doğu barışında o kapıyı açan anahtar ise Filistin davasıdır. Filistin davasında barış, esenlik ve selamet olmadan dünya barışının sağlanması mümkün değildir. Ne yazık ki İsrail hükümetinin insanlık dışı saldırılarına, bazı Batılı ülkelerin hem siyasi hem askeri alanda güç verdiklerini görüyoruz. Ancak şunu çok açık söyleyeceğim. Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’na başvurmasıyla birlikte bundan sonra Filistin davası bakımından yeni bir dönem başlamıştır.”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Filistin davasına ilişkin mücadelede üç temel konuda çalışmalarını yoğunlaştıracaklarını belirterek, bunlardan birinin İsrail’deki Siyonist rejimin, Netanyahu ve çetesinin uluslararası alanda yalnızlaştırılması; ikincisinin de insanlık cephesinin kurulması olduğunu söyledi.
Filistin-İsrail meselesindeki tek çözüm noktasının iki devletli çözüm olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, “Başkenti Kudüs olan, egemen, toprak bütünlüğü sağlanmış bir Filistin devleti yakında mutlaka ve mutlaka kurulacak.” dedi.
Konuşmaların ardından Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, TBMM Başkanı Kurtulmuş’a hediye takdim etti.
Kurtulmuş, daha sonra Memur-Sen üyeleriyle hatıra fotoğrafı çektirdi.