Kanser ve ağrının dilini çözecek Türk mühendise Aziz Sancar Ödülü
5 mins read

Kanser ve ağrının dilini çözecek Türk mühendise Aziz Sancar Ödülü

“`html

T24 Haber Merkezi

Giyilebilir sağlık teknolojisindeki yenilikleriyle global çapta tanınan Türk bilim insanı Doç. Dr. Canan Dağdeviren, 2024 TÜSEB Aziz Sancar Bilim Ödülü’ne layık görüldü. Giyilebilir sağlık teknolojileri alanındaki ilk kadın ödül sahibi olarak, Dağdeviren, Massachusetts Institute of Technology (MIT) bünyesinde gerçekleştirdiği projeler hakkında Demirören Haber Ajansı’na önemli bilgiler aktardı. Ağrı yönetimi konusundaki en yeni buluşu, bebeklerden konuşamayan hastalara yardımcı olmayı amaçlayan bir alet geliştirme çalışması. Bu cihaz sayesinde, ağrı kesici kullanımını minimize etmek ve hastaların ağrı seviyesini daha iyi yönetmek mümkün olacak.

Harvard Üniversitesi’nin Genç Akademi üyeliğine seçilen ilk Türk olarak tanınan Doç. Dr. Canan Dağdeviren, Amerika’nın prestijli yayınlarından Forbes’un ’30 Yaş Altı Bilim İnsanı’ listesinde yer alan tek Türk bilim insanı olmanın da gururunu yaşıyor. İstanbul’da düzenlenen Türk Tıp Dünyası Kurultayı vesilesiyle açıklamalarda bulunan Dağdeviren, tıp fiziği, malzeme bilimi ve biyomedikal cihaz teknolojilerindeki uluslararası projeleriyle 2024 TÜSEB Aziz Sancar Bilim Ödülü’ne hak kazandı. Dağdeviren, giyilebilir ultrason cihazının, meme kanserinin yanı sıra prostat, yumurtalık ve pankreas kanserleri için de kullanılabileceğini ifade etti. Yapay zeka desteğiyle, bu cihaz sayesinde kanser belirtileri henüz başlangıç aşamasındayken tespit edilebilecek.

“Kadınlar sağlık araştırmalarında yeterince temsil edilmiyor”

Doç. Dr. Dağdeviren, kadınların yıllarca klinik çalışmalara gündem dahi edilmediğini ve bu durumun birçok hastalığın anlaşılmasını zorlaştırdığını belirtti. Özellikle meme kanseri üzerine çalışmasının nedenine değinen Dağdeviren, “Bu ödül, benim için kadınların kazandığı ilk ödül olması açısından son derece kıymetli. 1993 yılına kadar kadınların klinik çalışmalarda yer alması şart değildi ve bu durum hormonlarla ilişkilendirilmişti. Meme kanseri, kadınlar arasında en yaygın kanser türü olup hala tam olarak anlaşılmamıştır. Kovid sürecinde kullanılan maskelerin bile kadınlar için uygun olmadığını gördük. Araştırmamızda, kadın ve erkek deneklerin eşit katılım gösterdiği çalışmalar yaptık,” ifadelerini kullandı.

“Ultrasonlu sütyen 3 yıl içinde piyasaya çıkacak”

Dağdeviren, meme kanserini erken teşhis amacıyla tasarladığı giyilebilir ultrason cihazının şu an insan denemeleri aşamasında olduğunu vurguladı. Proje ile ilgili olarak şunları belirtti:

“Bu aşamada 1.000 hasta üzerinde denemeler gerçekleştiriyoruz. Hedefimiz, bu cihazı önümüzdeki 3 yıl içerisinde tamamlayarak, ticari hale getirip ihtiyaç duyan herkesin hizmetine sunmak. Özellikle kırsal alanlarda, düşük gelişim düzeyindeki ülkelerdeki kadınların kolayca erişebilmesi için fiyatı, bir cep telefonundan daha düşük hale getirmeye çabalıyoruz.”

“Hayatta kalma oranını %98’e yükseltmeyi hedefliyoruz”

Giyilebilir sütyen veya ultrason cihazının, özellikle ilerlemiş evrelerde teşhis alan hastalarda hayatta kalma oranını %22’lerden %98 seviyelerine yükseltmeyi amaçladığını belirten Dağdeviren, “İleri aşamadaki kanserlerde teşhis genellikle geç yapılıyor. Ancak bu cihaz ile düzenli kontroller sonucunda hayata tutunma olasılığını önemli ölçüde artırmayı hedefliyoruz. Ayrıca, kanser tedavisi için ayrılan bütçenin de yarı yarıya azalmasını bekliyoruz. Örneğin, sadece ABD’de meme kanserinin teşhisi ve tedavisi için yıllık 32 milyar dolar harcanıyor.”

“Milimetrik düzeyde kanser tespiti yapabiliyoruz”

Giyilebilir ultrason cihazının, yumurtalık kanserinin erken teşhisi için önemli bir adım atacağını vurgulayan Dağdeviren, cihazın prostat ve pankreas gibi derin organlardaki kanserlerle mücadelede de kullanılabileceğini belirtti. Cihazın vücutta 12-15 santim derinliğe inebildiğini ve elde edilen görüntülerin son derece kaliteli olduğunu ifade etti. Bu konuda şunları dile getirdi:

“0.02 santimetre, yani birinci evre kansere göre 10 kat daha küçük oluşumları görebiliyoruz. Teknolojimiz ultrason dalgaları üzerinden çalıştığı için tamamen zararsız. Radyasyon bulunmadığından, bu cihazı neredeyse her gün kullanmak mümkün. Elde ettiğimiz verilerle, yapay zeka yardımıyla vücudunuzdaki sağlık durumunun zaman içindeki değişimini takip edebileceğiz.”

“Dünyada eşi benzeri yok”

Dağdeviren’in bir sonraki hedefi, giyilebilir ultrason cihazıyla yumurtalık kanserini erken aşamada tespit etmek üzerine çalışmalar yapmak. Bunun dışında, ağrı eşiğini ölçmek üzere geliştirdiği projeyle ilgili olarak, “Ağrı düzeyini belirleyerek hangi tedavi yöntemlerinin daha etkili olabileceğini saptayacağız. Bu sistem, dünyada bir ilke olacak. Yapılan testlerle, ağrı yönetimini iyileştirip gereksiz ilaç kullanımını önleyeceğiz. Özellikle konuşma güçlüğü çeken bireyler için de büyük fayda sağlanacak,” şeklinde ekledi.

(DHA)

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir